Neler yeni

Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Web Arşivi

Sizleri Aramızda Görmekten Mutluluk Duyuyoruz :) ~ Tıklayın ~

FERDİ TAYFUR İLE BİR DÖNEM KAPANIRKEN

AKY Çevrimdışı

AKY

MirayWeb Coder's
1 Ekim 2022
38,756
Müslüm babanın vefatından sonra, Ferdi Tayfur’un da aramızdan ayrılmasıyla bizim neslin sekerata girdiğini söyleyebiliriz. Orhan babaya Allah uzun ömür versin, O da hakkın rahmetine kavuştuktan sonra bir devir ve bir nesil topyekün bu dünyadan göçmüş olacak. Nesil dediğim bizim kuşak. Dünyaya her kuşak gibi kendi penceresinden bakan ve kendinden sonrasına küçümseyerek bakan, kuşaklardan bir kuşak. “Ferdi baba gibisi bir daha dünyaya gelmez, onun uğurlanışına bakıp, şimdiki neslin sanatçılarının kendine örnek alması gerekir” diyen stüdyo konuğu boş konuştuğunun farkında değil. Şimdiki kuşağın sanatçıları da, dünün sanatçıları gibi, kendi dönemini, yani şimdiyi yaşayacak ve kendilerinden öncekiler gibi içinde yaşadıkları toplumun aynası olacaklar. Arabeskin TRT tarafından kabul görmemesini yasakçı zihniyet tanımlaması için kanıt niteliğinde görmeye ne demeli. TRT’nin bir müziği yasaklamaktan ziyade Türk Halk ve Türk Sanat müziğini koruma refleksi anlaşılmaz olmamalı. Gerçekten yasak olsaydı yılbaşı geceleri de yasak olurdu. Diğer taraftan bir mağduriyet olmasaydı, 200 bin seyircili bir Gülhane konseri gerçekleşir miydi, düşünmek lazım. Tam da bu noktada başkaca müzik türlerinin ve sanatçılarının da yasaklı olduğu ve fakat bu büyüklükte bir iltifata mazhar olamadıklarını da belirterek, toplumun ekseriyetinin hangi sosyal kesimden oluştuğunu da bir not olarak düşelim. Benim düşüncem, Ferdi Tayfur bir güfte yazarı, besteci ve yorumcu olarak müstesna bir mevkiye çıkmış da, toplumu peşinden sürüklemiş değil. Köyden kente göç ile özellenen ve yaşadığı uyum sorunları nedeniyle çağdaşlaşma ve sınıf atlama ihtimallerinin dışında kaldığını kabullenmiş bir güruhun elbette bir çığlığı olacaktı. Müslüm, Ferdi, Orhan olmasaydı, emin olun bu yığınları temsil eden onlarca diğer adaydan birileri öne çıkacaktı. Yaşadığım kasabaya ilk sinema ne zaman gelmiştir acaba. Ya da köyden kente göç eden bir ailenin sinema ile ilk karşılaşmasını düşünün. Hele televizyonların evlere girmesi ile sinemadan bi haber kadınların filmler ve artistler ile tanışmasını. Kızların daha geç evlendirilmeye başlanmasıyla, sevdalanacak ve gönüllere düşecek zamanlarının olması. Değişim, dönüşüm, gelişim eşliğinde yaşanan bu savrulmanın arabesk bir tanımı ve müziği olması şaşırtıcı mı. Sakın bir dönemi, o dönemin insanlarını, sanatçılarını küçümsediğim sanılmasın. Bu benim haddim değil, benimkisi sadece bir durum tespiti. Köyden kente göç eden ailenin bir çocuğu olarak ben de bu sürecin içindeydim. Biz Orhancı ve Ferdici diye ayrılmıştık ya, müzik kalitesini daha üstün gördüğümden ben Orhancı idim. Seçme sınavları sayesinde, İzmir, Ankara ve İstanbul’un seçkin semtlerinde ve okullarında okuyabilme fırsatını elde etmiş ve eğitim yoluyla sınıf atlayabilmenin ihtimalini görmüş biri olarak Orhan Gencebay’ın yanına Cem Karaca, Edip Akbayram koymam zor olmadı. Derken john baez, Cat Stevens, Pink Floyd ve diğerleri… Şimdilerde yukarıdaki sanatçılardan kulağıma çalınan müziklerden beni en çok etkileyenlerden birinin Ferdi Tayfur olmasının sebebini de izah etmeye çalışayım; Şarkıların notaları, sözlerinden bağımsız olarak insan hayatının duygusal gelgitlerini kodlar. Özellikle ergenlik dönemine denk gelen duygu yoğunluğu, dönemin popüler şarkıları ile kodlanır. Kahvede, sinemada, dolmuşta, caddede yükselen müzik yaşadığınız duyguyu pekiştirir. Bizim neslin bir özelliği de duygularımızı kendimize saklamak durumunda kalmamızdır. Öyle ki saklamak durumunda kaldığımız bu duyguların, paylaşamadığımız için içimizi acıtması bir zevke dönüşürdü. Aynı duyguları O’nun da yaşayıp yaşamadığı merakından öte, benden ve duygularımdan haberi olmasıdır beklenen. Haberi olması ihtimali varsa bu kadarı mutluluk hissinin içinde kaybolmaya yetecektir. Hani kavuşmak ideali ve şartı aranmaksızın. Sonra yıllar geçer gider. İş güç meslek sahibi, evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş, yaşını başını almışındır. Radyoda bir şarkı çalar, sözleri yaşadığın eski ve yeni hayat ile alakasız olduğu halde, alır götürür seni tarif edemediğin duygulara ve zamana. Notalara kodlanmış ama nesnesi ve hikayesi olmayan duygular açığa çıkar. Yaşadığın duygu yoğunluğu o günkü tazeliği ile hafiften bir keyif ve mutluluk karışımı bir his yaşatır; Varlığının tiryakisi Yokluğunun delisiyim Beni senden mahrum etme Gözlerinin hastasıyım Sevgim yüce dağlar kadar Içerimde volkan kaynar Bilemezsin sen küçüğüm Aşık olan beni anlar Reva mıdır harap olmak Aşkın ile her an yanmak Gözyaşımdan başka nedir Seni sevip sensiz olmak

Arif Yedek Parça
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar