Neler yeni

Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Web Arşivi

Sizleri Aramızda Görmekten Mutluluk Duyuyoruz :) ~ Tıklayın ~

MASONLUK

Fatihklz Çevrimdışı

Fatihklz

General
Üye
26 Nisan 2024
4,390
Yaklaşık olarak yüz elli yıldan bu yana, mason tarihçiler geleneksel tarihlerini çeşitli yöntemlerle araştırma çabasındadırlar ve 1717 yılında İngiltere Büyük Locasının kuruluşundan önceki dönemlere ilişkin, belgelere dayanan gerçek kanıtların taramasına girişmişlerdir. Diğer taraftan, bu tür bilimsel sayılabilecek araştırma ve yayınlara karşın, gizemci ya da romantik diye tanımlayabileceğimiz bazı mason araştırmacıların işleri daha da karıştıran yayınları da süregelmektedir.

Bu durumda, düşünsel masonluğun tarihine iki temel yaklaşımın bulunduğunu ileri sürebiliriz; doğrulanabilir olgu ve belgelere dayanan bilimsel (ya da otantik) yaklaşım ve masonluğu gizemci gelenekler çerçevesine oturtmaya çalışan, ritüelik öyküler ve simgeler aracılığı ile çeşitli ezoterik (içrek) geleneklere bağlamaya çalışan romantik yaklaşım. Sorunları daha da karıştıran bir yön de, her iki ana yaklaşımın kendi içlerinde de çeşitli fikir ayrılıkları içermesidir.

Ritüelde Tarih

Masonlar, masonluk tarihine ilişkin temel bilgilerini doğrudan kendi ritüellerinden edinirler. Çeşitli törenler sırasında, Kudüs'te Süleyman Tapınağının yapımını, orada çalışan çırak ve kalfa duvarcıları, onların başındaki usta Hiram'ı, mason gizlerini açığa vermek istemeyen Hiram'ın öldürülüş öyküsünü öğrenirler.
Ritüellerde ortaya konulan tarih, masonluğun Hz. Süleyman zamanında (İÖ 950) varolduğu ve o günlerden beri yaşayan bir sistem olarak süregeldiği biçimindedir. Oysa, ritüellerin amacı tarihsel gerçekleri ortaya koymak değil, masonluğun ilke ve öğretilerinin aktarıldığı dramatik bir öykü sunmaktır.

Anderson Yasaları

Resmi anlamda ilk mason tarihi, 1723 yılında James Anderson'un ilk Büyük Loca için kaleme aldığı "Temel Yasa"nın bir bölümü olarak yazılmıştır. Anderson'un çalışması, cennet bahçesindeki Hz. Adem'den başlayarak, 1717 İngiltere Büyük Locasının kuruluşuna kadar süren, geniş bir masonik söylenceden ibarettir.

Bu tarih yorumu nedeniyle Anderson sert eleştirilere uğramıştır. Ancak, onun bir tarihçi olmayıp, o dönemde yeni olarak düşünülebilecek bir kuruma onurlu bir geçmiş kazandırmaya uğraştığı anımsanırsa, bu eleştirilerin haksızlığı anlaşılır. Üstelik Anderson, özgün bir çalışma yaptığını da savunmamış, yalnızca Gotik duvarcı yasalarını yeniden düzenlediğini belirtmiştir.
1738 Yılında, Anderson Temel yasasının yeni bir baskısını hazırlar. Sınırsız düş gücünün egemen olduğu yeni bir tarih yorumu yaparak, İngiliz masonluğunun 10. yüzyıldan 1717 yılına kadar ayrıntılı bir tarihini verir. Kral Edwin'in 926 yılında York kentinde düzenlediği büyük toplantıyı Büyük Locanın ilk bir araya gelişi olarak ileri sürer. Ve bu toplantıların düzenli bir biçimde 1700'lere kadar yapıldığını savunur. Mimarları ve inşaat mesleğini uygulayanları korumuş olan tüm İngiliz soylularını ve bilinen tarihi kişileri büyük üstat olarak listesine alır.

İlk baskıda hak ettiği hoş görüyü, ikinci baskıda yer alan ayrıntılı ancak kanıtlanması olanaksız savlar nedeniyle yitirir. Üstelik Anderson'un Eylemsel masonlukla Düşünsel masonluk arasında hiç ayrım yapmamış olması da önemli bir eksikliktir. Anderson'un yapıtı Büyük Loca adına yazıldığı için, sonraları neredeyse kutsal bir niteliğe ulaşmış, içerdiği tarih yorumu uzun süre tartışılmamış, masonların kendi tarih anlayışlarını derinden etkilemiştir.
Tarihsel Kanıtların Peşinde

Anderson'un eylemsel-düşünsel masonluk ayrımını hiç yapmamış olması, bilimsel yaklaşıma bağlı tarih araştırmacılarını huzursuz ederek, bu resmi tarih yorumunu eleştirmeye yöneltmiş ve eylemsel masonluk ile düşünsel masonluk arasında doğrudan bir bağlantı kurma arzusunu yükseltmiştir.

Gün ışığına çıkan her kanıt kırıntısı bile dikkatle incelenmiş, araştırma alanları mimari kayıtlardan eski lonca defterlerine kadar genişletilmiştir. Amaç aşikârdır: eylemsel masonluktan düşünsel masonluğa dönüşümün kanıtlanması gerekmektedir. Gerçekten de, araştırmacılar İskoçya'daki eylemsel mason localarının ilginç özellikler gösterdiğini kanıtlamışlardır.



Bu localar coğrafi olarak birbirinden ayrı birimler biçiminde düzenlenmişler ve ülkedeki tüm inşaat işlerini sürdürüp denetlemişlerdi. İskoç eylemsel masonluğunda, bir başka locanın bölgesine geçen inşaatçıların kendilerini tanıtabilmek için, çeşitli gizli parola ve işaretleri kullandıkları da belirlenmiştir. Bu durum, farklı locaların, en azından bu tanıtım işaretlerini ve parolaları saptamak için bir araya geldiklerini, bu buluşmaların da locaları birleştiren bir örgütlenmenin ilk adımı olduğu düşünülebilir.
Öte yandan, araştırmalar, İskoçya'daki sözkonusu eylemsel locaların 16. ve 17. yüzyıllarda, inşaat mesleğinden olmayan kişileri de "kabul edilmiş" (accepted) ya da "centilmen" mason niteliğiyle aralarına üye olarak aldıklarının sarsılmaz kanıtlarını ortaya koymuştur. Üstelik, 17. yüzyılın sonlarına doğru bazı localarda kabul edilmiş üyeler çoğunluğu ele geçirmişler ve bu değişimi gösteren localar tümüyle düşünsel bir nitelik kazanmışlardır. Tüm bu kanıtların bir araya getirilmesiyle, eylemsel masonluktan düşünsel masonluğa kademeli geçiş kuramının, en azından İskoçya için, doğrulandığı söylenebilir.

İngiltere Masonlarının Yorumu

İskoçya'da belirlenen bu eylemselden düşünsele geçiş kanıtları karşısında, İngiltere masonluğunun savunusu oldukça ilginçtir. Onlara göre, yapılan araştırmalar İngiltere'de tam anlamıyla gelişmiş eylemsel locaların bulunmadığını göstermektedir. Ortaçağ'da İngiliz duvarcıların örgütlenmesi, alet ve takımların saklandığı ve dinlenme zamanlarının geçirildiği basit bir barakadan ibarettir ve bunun ötesinde önemli bir gelişme göstermemiştir.

1600 Yıllarında, İngiliz lonca sistemi zaten çökmüş durumdadır. Ne yöresel düzende örgütlenmeler, ne de gizli tanıtım işaretleri saptanabilmiştir. Hele eylemselden düşünsele geçiş dönemini belirleyen karma localara yönelik hiçbir ipucu yoktur. Kısacası, söz konusu geçiş ya da dönüşüm kuramı İngiltere için pek geçerli görülmemektedir.
Bu durumda, İngiliz mason kuramcılar, kabul edilmiş masonluğun hiç bir eylemsel öncüle bağlı olmadan İngiltere'de kendiliğinden yepyeni bir kurum olarak doğduğunu ileri sürmekten kaçınmamışlardır. Kanıtlanması pek olası olmayan bu savın yanı sıra, düşünsel masonluğun İskoçya'dan İngiltere'ye geçmiş olabileceği tezini de, geleneksel ulusçulukları ile yadsımaktadırlar. Özetle İngiliz mason tarihçilerin bir bölümüne göre, bugünkü masonluk İngiltere'den, hiç bir önceliği olmaksızın ve hiçbir başka ulustan etkilenmeksizin, kaynaklanmıştır.

İngiliz Adaları Dışında Eylemsel Masonlar

Zamanla, düşünsel masonluğun doğrudan kaynağı olabilecek duvarcı örgütlerinin İngiliz Adalarının dışında varolabileceği tartışılmış ve derinlemesine bir araştırmaya yönelinmiştir.
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar