- 4 Temmuz 2024
- 4,180
Samanlıkta fındık yiyen bir farenin çıkardığı ses dalgalarının duyulması normal şartlarda mümkün değildir. Hassas bir alıcıya sahip kılınmış baykuşları bunun dışında tutmalıyız. Baykuşların yüz yapısı, bir Awacs erken uyarı uçağının yüksek teknolojiyle üretilen cihazına benzemektedir. Aynen uydu anteni gibi en küçük ses dalgalarına bile odaklanan bu yapıyı baykuşun ilmiyle izah edemeyiz.
Baykuşun kulakları asimetrik yaratıldığı için (sağ kulağı daha yüksek), sesler yakın olan kulağa diğerinden saniyenin 300.000'de biri kadar hızla daha erken ulaşır. Bir ses kaynağının tam yerini belirlemek için bu küçük zaman farkı, baykuşa yetmektedir. Eşzamanlı olarak işitme merkezindeki 95.000 sinir hücresiyle avın üç boyutlu görüntüsü baykuşun beyninde hayali olarak belirmektedir. Baykuşa, 14 boyun omurlarının anatomisi sayesinde (insanda ve memeli hayvanlarda yedi boyun omuru vardır), kafasını 270 derece çevirme ve avının tam yerini tespit kabiliyeti verilmiştir. Baykuş, sesin geldiği yere doğru uçarken, katettiği mesafe ile avın bulunduğu yer arasındaki konumunu -av yer değiştirse bile- her ân ayarlayabilmektedir. Bu şaşmaz hesap neticesinde, baykuşun avın sesini ilk işittiği ândan, öldürücü vuruşu yaptığı âna kadar ancak üç saniye geçer.
Hayatta kalmanın matematiği var mıdır?
Formül şöyle: 7-15-70. Bu üç rakamın ne ifade ettiğini hemen anlamanız zordur. Ancak bu rakamlar, bir sığırcığı düşmanları tarafından neredeyse yakalanamaz hâle getiriyor.
Bu rakamların mânâsını şöyle açabiliriz: Yakınındaki 7 komşun ne yapıyorsa, onları taklit et; onlardan sürekli en az 15 cm. aralıkla uç; hiçbir zaman saatte 70 km'den hızlı uçma. Bunlardan başka bir kaide daha vardır: Bütün düşmanlarından uzak dur. Bu prensiplere riayet edildiğinde ortaya çıkan korunma ise muazzamdır.
Sığırcık sürüleri, bir organizma gibi hareket eden birkaç yüz bin kuştan oluşur. Saniyeden daha az bir zaman diliminde sürünün yönünü, büyüklüğünü ve genişliğini değiştirebilirler. Bu durumda düşmanlarının böylesi sık bir yığına karşı pek şansları yoktur. Zîrâ yırtıcı kuşların, avlarını yakalayabilmeleri için hedeflerini belirleme mecburiyetleri vardır. Sürünün çok hızlı ve âni hareketleri yırtıcı kuşların saldırısına engel olmaktadır. Buna rağmen, saldırıyı göze alan yırtıcıların eli boş döner. Zîrâ bu muazzam sürü, tek bir vücut gibi hareket ederek meydana getirdikleri dalga ile düşmanı bir anafor içine alır ve uçamaz hâle getirene kadar onu daraltır. Sersemleyen yırtıcı kuşun sürüden uzaklaşmaktan başka çaresi kalmaz. Sığırcıkların ibretlik bu hareket tarzı akıllara; "Hem yerde hareket eden hiçbir canlı, kanatlarıyla uçan hiçbir kuş türü yoktur ki sizin gibi birer toplum teşkil etmesinler." (En'âm, 6/38) mealindeki âyeti getirir.
Baykuşun kulakları asimetrik yaratıldığı için (sağ kulağı daha yüksek), sesler yakın olan kulağa diğerinden saniyenin 300.000'de biri kadar hızla daha erken ulaşır. Bir ses kaynağının tam yerini belirlemek için bu küçük zaman farkı, baykuşa yetmektedir. Eşzamanlı olarak işitme merkezindeki 95.000 sinir hücresiyle avın üç boyutlu görüntüsü baykuşun beyninde hayali olarak belirmektedir. Baykuşa, 14 boyun omurlarının anatomisi sayesinde (insanda ve memeli hayvanlarda yedi boyun omuru vardır), kafasını 270 derece çevirme ve avının tam yerini tespit kabiliyeti verilmiştir. Baykuş, sesin geldiği yere doğru uçarken, katettiği mesafe ile avın bulunduğu yer arasındaki konumunu -av yer değiştirse bile- her ân ayarlayabilmektedir. Bu şaşmaz hesap neticesinde, baykuşun avın sesini ilk işittiği ândan, öldürücü vuruşu yaptığı âna kadar ancak üç saniye geçer.
Hayatta kalmanın matematiği var mıdır?
Formül şöyle: 7-15-70. Bu üç rakamın ne ifade ettiğini hemen anlamanız zordur. Ancak bu rakamlar, bir sığırcığı düşmanları tarafından neredeyse yakalanamaz hâle getiriyor.
Bu rakamların mânâsını şöyle açabiliriz: Yakınındaki 7 komşun ne yapıyorsa, onları taklit et; onlardan sürekli en az 15 cm. aralıkla uç; hiçbir zaman saatte 70 km'den hızlı uçma. Bunlardan başka bir kaide daha vardır: Bütün düşmanlarından uzak dur. Bu prensiplere riayet edildiğinde ortaya çıkan korunma ise muazzamdır.
Sığırcık sürüleri, bir organizma gibi hareket eden birkaç yüz bin kuştan oluşur. Saniyeden daha az bir zaman diliminde sürünün yönünü, büyüklüğünü ve genişliğini değiştirebilirler. Bu durumda düşmanlarının böylesi sık bir yığına karşı pek şansları yoktur. Zîrâ yırtıcı kuşların, avlarını yakalayabilmeleri için hedeflerini belirleme mecburiyetleri vardır. Sürünün çok hızlı ve âni hareketleri yırtıcı kuşların saldırısına engel olmaktadır. Buna rağmen, saldırıyı göze alan yırtıcıların eli boş döner. Zîrâ bu muazzam sürü, tek bir vücut gibi hareket ederek meydana getirdikleri dalga ile düşmanı bir anafor içine alır ve uçamaz hâle getirene kadar onu daraltır. Sersemleyen yırtıcı kuşun sürüden uzaklaşmaktan başka çaresi kalmaz. Sığırcıkların ibretlik bu hareket tarzı akıllara; "Hem yerde hareket eden hiçbir canlı, kanatlarıyla uçan hiçbir kuş türü yoktur ki sizin gibi birer toplum teşkil etmesinler." (En'âm, 6/38) mealindeki âyeti getirir.