Kabak mastave tadını damakta bırakan bir lezzet. Kökeni çok eski olan fakat unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerden biri olan kabak mastave yapımı oldukça kolay. NTVRadyo'dan Acı Tatlı Mayhoş programcısı Aylin Öney Tan, ntv.com.tr'ye özel Kabak Mastave tarini yazdı. Peki, kabak mastave nasıl yapılır? İşte kabak mastave; malzemeleri, tarifi ve yapılışı.
Sebzelerin en hafifi kabakla yemek tarifleri veriyoruz. Bu seferki çok kolay, üstelik çabuk. Eskiden beri yapılan, fakat nedense artık unutmaya yüz tutmuş pek yapmadığımız bir yemek var. Geçen gün kızıma yaptım çünkü evde kabak olduğunu unutup tekrar kabak almış. Kolay bir tarif olarak aklıma geldi. Hemen iki kabağı irice rendeledim, biraz zeytinyağında çevirdim. Kabağı yağda çevirirken bir kaşık tuz ekleyince, zaten suyunu salıyor, kendi suyunda pişiyor. Tamamen suyunu çekip yağına kalınca iki-üç diş sarımsağı tavaya koyunca mis gibi kokusunu salıyor.
Hafif ılıkken, tam soğumasını beklemeden süzme yoğurtla karıştırınca inanılmaz güzel oluyor. Benim yaptığım tarifte üç büyük yemek kaşığı süzme yoğurt, yani bir kâse gibi, yeterli oldu. Ilıkken yemeğin yanına püre gibi de yenebilir, soğuk meze gibi de servis yapılabilir. İçine dereotu koyabilirsiniz veya dereotu, maydanoz, taze nane üçlüsü de çok yakışır. Hiç yeşillik veya ot koymadan kabağın kendi tadı, sarımsak ve yoğurtla birlikte son derece lezzetli oluyor. Üzerine süs olarak çöreotu da çok yakışır. Bu tür yemekler Osmanlı döneminde “mastave” olarak bilinirmiş, yani bir anlamda cacık gibi. Fatih döneminden beri varmış. “Mast” Osmanlıca yoğurt anlamında, Farsçadan geçmiş. Yoğurt, Türkçe bir kelime olmasına rağmen Osmanlı döneminde Farsça tercih edilmiş ve sarayda “mast” kelimesi kullanılmış. Mastave de “sulu yoğurt” anlamına geliyor. Oradaki ek, “ab”kelimesinden geliyor, “su” anlamında. Gerek salatalıkla olsun gerek pazıyla olsun çeşitli cacıklar yapılmış ya da böyle yoğurtla karıştırılmış mezeler gibi yemekler yapılmış. Özetle aslında tarifimiz eski tarihlere uzanıyor. Madem Fatih dönemine gittik, kabakla ilgili de bir detay verelim. Fatih döneminde kurulan Fatih İmarethanesinde kabak mevsimi geldiği zaman üst üste kırk gün kabak yemeği yapılırmış. “Kabak tadı verdi” lafı da oradan çıkmış.