- 4 Temmuz 2024
- 4,180

Yabancıların Gözünden Türk Kahvesi
Osmanlı İmparatorluğu’nu keşfetmek ve imparatorluğun unsurları ile iletişim kurmak gibi amaçlarla seyahat eden Avrupalıların, seyahatnamelerindeki gözlemleri arasında Türk kahvesi, dikkatleri ayrıca çekmiştir.
Örneğin 17. yüzyılda imparatorluk coğrafyasını gezen ve tarafsız değerlendirmeleri ile bilinen Fransız seyyah Jean de Thévenot’nun kahvenin Osmanlı toplumundaki önemine ilişkin ilginç gözlemleri mevcuttur.
Thévenot,
diyerek dönemin halkının kahve düşkünlüğünü belirtmiş,“Çok sık içtikleri bir içecekleri vardır, adına kahve derler ve günün her saatinde içerler. Zengin veya fakir, her Türk günde en az iki fincan kahve içer.”
diyerek de kahvenin aile ilişkilerinde bile bir yeri olduğunu vurgulamıştır.“Her koca, karısına kahve temin etmekle yükümlüdür.”
Yine aynı eserinde Thévenot
diyerek Türklerin misafir ağırlama adetlerinde kahvenin yerini belirtmektedir.“(Türkler) Onları görmeye bir arkadaşları geldiğinde, bir fincan kahve, ardından şerbet ve ardından buhur ikram ederler.”
Kahve hakkında gözlemi olan bir diğer seyyah da Joseph Pitton de Tournefort’tur. Bir bitkibilimci olan Tournefort, Fransa devleti tarafından bitkiler üzerine araştırmalar yapmak ve bitki toplamak üzere 1700 yılında doğuya gönderilmiştir. Tournefort, Menemen’den Efes’e giderken, bir Türk’ün yol kenarındaki bir çayıra yerleştirmiş olduğu ahşap dükkanda Türk kahvesi içer ve,
diye seyahatnamesinde bahseder.“Mudanya yolu üzerindeki kaplıcalarda sigara, kahve ve şerbet içilebiliyor.”
Fransa’da doğmuş olan hukuk, kimya ve eczacılık eğitimi almış, belediye başkanlığı ve yargıtay üyeliği yapmış, kendini gastronomiye adamış olan Jean Anthelme Brillat-Savarin de kahveden bahseder. Gastronomi konusunda önemli tarihi kişiliklerden birisi olan Brillat-Savarin, kendisini ünlü kılan ve 1825 yılında çıkan Lezzetin Fizyolojisi ya da Yüce Mutfak Üzerine Düşünceler adlı eserinde,
“Bu konuda (kahve kastediliyor) bizim ustalarımız olan Türkler, kahveyi öğütmek için değirmen kullanmazlar, bunu ahşap dibek tokmaklarıyla havanlarda ezerler ve bu gereçler bu işte uzun süre kullanıldıktan sonra değerlenir ve yüksek fiyatlardan satılır.”